21.07.2025
“ALTAN ÖYMEN’DEN PARTİYİ ÖĞRENEN BİRİNDE SADAKAT, AŞKLA BAĞLANMA VE FEDAKÂRLIK DIŞINDA BİR MOTİVASYON DUYGUSU OLUŞMAZ”
“CANIMIZ GENEL BAŞKANIMIZA VEFA BORCUMUZU İLK GENEL SEÇİMLERDE İKTİDAR OLARAK ÖDEYECEĞİZ”
“MEYVE VEREN BİR AĞAÇ GİBİ AYAKTA ÖLDÜ; KURUYUP SOLMADI, SON ANA KADAR HEPİMİZE UMUT VEREREK AYAKTA DURDU”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin önceki Genel Başkanlarından Altan Öymen’in Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde gerçekleştirilen cenaze törenine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Sayın Genel Başkanlarım, değerli konuklar, Cumhuriyet Halk Partisi’nin her kademeden kıymetli üyeleri, zor bir günde, zor bir veda için buradayız. Bir baba uğurlanıyor. Bir kardeş uğurlanıyor. Bir Genel Başkan uğurlanıyor. Ancak yaşayan bir hafıza, ayaklı bir kütüphane, nezaketin, centilmenliğin adeta ansiklopedisini uğurluyoruz burada” dedi. Özel, şöyle devam etti:
“FIRSAT BULDUKÇA DANIŞTIM VE HEP FAYDASINI GÖRDÜM”
“Yaşadığı her gün temas ettiği herkesle paylaştığı her dakikasında bir şeyler öğreten, hem de öyle öğretmek için öğreten değil; kendisi yaşayan, yanındakine öğreten biriydi. Hem Genel Başkan olduktan sonra, hem Genel Başkan olmadan önce kendisine ne zaman zor bir karar arefesinde akıl danışsam, o kadar beklenmedik, o kadar farklı bir açıdan, o kadar sanki tarihin imbiğinden tecrübelerle süzülüp de damlamış bir özü avucumun içine koyuverirdi, zihnimin içine koyuverirdi. En zor kararlarda da en kolay görünen kararlarda da fırsat buldukça hep danışmaya çalıştım ve hep faydasını gördüm. Bir tuşlu telefonu var, isimleri kaydetmiyor. Öyle olunca da çaldığında açmazsa bazen geri dönmesi zor olabiliyor. Genel Başkan olduktan bir süre sonra aradım, ‘Buyurun Sayın Genel Başkanım’ diye açtı. Dedim ki ‘Sayın Genel Başkanım hayırlı, uğurlu olsun.’ ‘Ne münasebetle?’ dedi. Dedim ki ‘Yeni telefon almışsınız, kaydetmişsiniz.’ ‘Yok efendim’ dedi, ‘Eğer yanlış anlamazsanız sıklıkla aramanızdan dolayı, ezberime de biraz güvenirim. Numaranızı ezberledim’ dedi. Sonra da dedi ki ‘Bunu bir memnuniyetin ifadesi olarak görün. Sakın bir dahaki sefer ararken, numarayı ezberletecek kadar çok mu arıyorum demeyin. Biz bu durumdan çok memnunuz’ dedi. Ben kendisini her aradığımda böyle bir yandan yaşam enerjisi, bir yandan çalışma motivasyonu, başarma motivasyonu, partinin tarihine saygı ve otomatikman başarmaya dair yeni bir sorumluluk, omuzlarda yeni bir yük hissettim.”
“TAM 75 YILDIR PARTİ ÜYESİ VE GAZETECİ, TAM 75 YILDIR TAM BİR NEFER”
“İnanılmaz anılar dinledim, hep de kendinden değil; başkalarından. İkisini de girişte gördüm salonda: Yaşar Seyman ve Şule Bucak. Bu Genel Başkanlığı döneminde önce Parti Meclisi oluşamayıp, il başkanlarından oluşup; sonra biraz önce bahsedilen o yıldızlar karması gibi Parti Meclisi oluştuktan sonra yanılmıyorsam Şule Bucak Genel Sekreter Yardımcısı, Yaşar Seyman da Genel Başkan Yardımcısı. İstanbul’daki ilk programı. Program bitiyor, eşlik ediyorlar otele kadar. Her Genel Başkanı uğurladıkları gibi yürüyorlar ve asansöre kadar gidiyorlar. Asansörün kapısı açılıyor. Binmesi gerekir. Binmiyor, kapı kapanıyor. Geri dönüyor. Onlar da şaşırıp dönüyorlar. Birlikte dışarıya doğru yürüyorlar. Bir yerden sonra soruyorlar, biraz da korkuyorlar. ‘Yahu ne oldu bir anda geri döndü ve yürüyor.’ ‘Efendim’ diyor, ‘Siz biraz önce partililiğin gereğini yaptınız ve Genel Başkanınızı yolcu ettiniz. Ben şimdi centilmenliğin gereği olarak gecenin bu vaktinde iki hanımefendiyi bu otelden uğurlamak için size eşlik edeyim arabanıza kadar müsaade ederseniz.’ Bu centilmenlik dersini, bu siyaset dersini, bu nezaket dersini nerede bulabilirsiniz Altan Öymen’den başka? Nezaketin, umudun, çalışkanlığın yanında inanılmaz bir disiplin, inanılmaz bir parti disiplini vardı. Ben 15 Mayıs 2025 günü kendisini aradım, parti üyeliğinin 75’inci yılını kutlamak üzere. ‘Aman efendim’ dedi, ‘Bunu size ne ara anlattım?’ dedi. Dedim ‘Değişim Yılları kitabında yazmışsınız, orada okudum ben.’ Büyük bir memnuniyet duydu. Sonra birlikte olduğumuz bir gün Sayın Karayalçın, Sayın Hikmet Çetin ile beraber, o günü anlattı. 14 Mayıs günü parti kaybediyor ve çok partili rejim başlıyor ama parti iktidardan düşüyor, muhalefete gidiyor. İsmet Paşa bunu hazmediyor ve bir başarı olarak görüyor. Ama genç Altan Öymen ‘Şimdi partiye sahip çıkma zamanı’ diyor ve gidiyor ertesi gün partiye kaydoluyor. Tam 75 yıldır partinin üyesi, tam 75 yıldır gazeteci, tam 75 yıldır tam bir nefer hangi görevde olursa olsun. Tüzük değiştireceğiz, Genel Başkanlarımızdan görüş almak benim görevim. Oturduk, İstanbul’da bir araya geldik. Yemek yiyeceğiz, bir yandan da tüzük konuşacağız. ‘Ne içersiniz?’ diye soruyorlar. Sağ olsun Genel Başkanlar dönüyorlar bana. Utanıyoruz ama yok, öldüm Allah ben söylemeden söylemezler. ‘Ben’ diyorum, ‘Balık çorbası.’ Diyor ki ‘Örgüt disiplini gereği hepimize balık çorbası.’ ‘Ben’ diyorum ki ‘Şu ana yemek’, ‘Örgüt disiplini bunu gerektirir.’ ‘Ne içeceğiz?’ Ona karar veriyoruz, ‘Örgüt disiplini gereği Genel Başkan ne içerse onu içeceğiz.’ Sonra iş tatlıya gelince ben dedim ki ‘Tatlı ile aram yok.’ Genel Başkanların da öyle. ‘Örgüt disiplini de bir yere kadar. Ne tatlı var evladım söyle bakalım?’ dedi.”
“ÖYLE AYAKTA ÖLEN BİR AĞAÇ Kİ…”
“ANKA, 1950’lerde kuruluyor önce. Çünkü Anadolu Ajansı, bir partinin ajansı olmuş. Sonra ANKA, darbeden sonra kayboluyor. Daha sonra 1972’de Altan Öymen ANKA’yı yeniden kuruyor. Geçen gün memleketi Trabzon’dan birçok merkez medyanın yayınlamadığı mitingimizde, hemşerileri ona dakikalarca süren alkışla veda ederken; Altan Öymen’in yeniden kurduğu ANKA, bizim sesimizi bütün Türkiye’ye duyuruyordu, direnişimizi bütün Türkiye’ye duyuruyordu, hemşerileri de ona veda ediyordu. Bugün haberimiz, mitinglerimiz, eylemlerimiz kaynağında sansürlenmiyorsa onun kurduğu özgür ve gerçek bir haber ajansının sesimize kulak verebildiği içindir. O son bir fotoğraf var. Büyük ihtimalle ilk kez görüyorsunuz. O fotoğraf akciğerindeki kitle alındıktan dört gün sonra ayağa kalkıp bizi odasında ayakta karşılayıp, bir saat kadar sohbet ettiğimiz ve sonra şifa ile taburcu olup, sonra bir enfeksiyon yüzünden hastaneye döndü. O gün bizi asansöre geçirirkenki veda fotoğrafı o, iki eli havada. Biraz önce Özay Şendir güzel bir şey söyledi, ‘Ağaçlar ayakta ölür.’ Ama ağaçlar ölmeden önce yapraklarını dökerler, kururlar, verimsizleşirler. Öyle ayakta ölen bir ağaçla birlikteyiz ki; daha 9 Haziran günü köşe yazısı yazmış. Daha bundan iki hafta önceki mitingin, her mitingden sonra yaptığı gibi telefonda kritiğini yapmış, tebrik etmiş, öneri sunmuş. Yani ayakta olan, filiz veren, yemyeşil dalları olan, çiçek açan, meyve veren bir ağaç gibi ayakta öldü. Öyle kuruyup, solup falan değil. Son anına kadar meyve vererek, son anına kadar havaya oksijen yayarak, son anına kadar hepimize umut vererek ayakta durdu. Onunla birlikte oturabilen, sohbet edebilen, onunla birlikte siyaset yapabilen ve gazeteciliği onla birlikte yapabilen herkes, minnetlerini ve memnuniyetlerini ifade ediyor. Türkiye’nin herhangi bir yerinde onlara düşkünlüğümü bilen Halkçı Liseliler tutuyor kolumdan, ‘Parti ile ilgili ne okuyalım?’ Diyorum ki ‘Altan Öymen okuyun.’ Çünkü Altan Öymen okuyan birisinin daha sonra gönlünün bir başka partiye düşmesi, fikrinde başka bir şeyin oluşması mümkün değil. Altan Öymen’den partiyi öğrenen birinin, mutlak bir partiye sadakat, bir aşkla bağlanma, bir fedakarlık ve sürekli öğrenme ve yeni başarılar elde etmek için motivasyon dışında bir duygusu oluşmaz.”
“VEFAMIZI, ATATÜRK’ÜN PARTİSİNİ İKTİDAR YAPARAK GÖSTERECEĞİZ”
“Bana en çok şunu sevdiğini söyledi. Bu kürsüyü söylerdi. Dedi ki, ‘31 Mart akşamı o kürsüye çıkıp da bir konuşma yaptınız ve dediniz ya, ‘Gençler bir seçim daha kalmaya karar verdiler’ diye. Ve sonra da sorulan bir soruya cevap verdiniz ya, partinin mevcut önceki Genel Başkanlarına Mevcut Genel Başkanın gösterebileceği en büyük vefa partisini birinci parti yapmaktır. 31 Mart akşamı onu yaşattınız ya, bana genel seçimlerde de vefanızı göstermenizi bekliyorum’ derdi. Biz Altan Öymen’e, Altan Abi’ye, Altan Baba’ya, canımız Genel Başkanımıza vefamızı, yapılacak ilk seçimlerde onun, bizim ve Atatürk’ün partisini birinci parti ve iktidar yaparak ödeyeceğiz. Buna huzurunda söz veriyorum ve yemin ediyorum.”